Jyväskylä Üniversitesi ve Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, göçmen kökenli bireylerin çocuklarının yarısından fazlasının, toplumda hayatta kalabilmek için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmadığı tespit edildi.
Helsingin Sanomat gazetesinde yer alan habere göre, göçmen çocuklarının akademik başarısızlıkları, büyük ölçüde dil becerilerinin yetersizliği ve ailelerin sosyoekonomik durumlarının düşüklüğünden kaynaklanıyor.
Araştırma, birinci nesil göçmenlerin çocuklarının yüzde 61’inin ileri eğitime devam edemeyecek veya çalışma hayatına tam anlamıyla uyum sağlayamayacak seviyede düşük başarı gösterdiğini ortaya koymaktadır. İkinci nesil göçmenlerin çocuklarında başarı oranı biraz artsa da, genel durum hala endişe verici.
Eğitimdeki başarısızlık oranları şu şekildedir:
2012 yılına kıyasla 2022’de göçmen olmayan çocuklar ile göçmen kökenli ailelerin çocukları arasındaki öğrenme farklılıklarının azaldığı görülüyor. Ancak bu azalmanın sebebi, göçmen kökenli çocukların başarılarının artmasından ziyade Fin çocukların başarılarındaki düşüşten kaynaklanıyor.
Göçmen kökenli ailelerin ortalama sosyoekonomik durumu, yerli nüfusa ait ailelere kıyasla daha düşüktür. Birinci nesil göçmen öğrencilerin yüzde 52’si ve ikinci nesil göçmen öğrencilerin yüzde 43’ü düşük sosyoekonomik bölgelerde yaşamaktadır.
Okul düzeyinde yapılan incelemeler, göçmen kökenli öğrencilerin sayısının fazla olduğu okullarda, bu öğrencilerin öğrenme sonuçlarının daha kötü olduğunu göstermektedir. Bir okulda göçmen kökenli öğrencilerin oranı yüzde 20’nin üzerine çıktığında, bu öğrencilerin akademik başarıları belirgin bir şekilde düşmektedir.
Araştırmaya göre, birinci nesil göçmen öğrenciler, genel nüfustan gelen öğrencilere kıyasla daha sık zorbalığa maruz kaldıklarını belirtmektedirler. Birinci nesil göçmen kökenli her on öğrenciden biri, okulda kendilerini güvende hissetmedikleri için ayda en az birkaç kez okula gitmediklerini bildirmiştir. Eğitim Bakanlığı’nın basın açıklamasında, bu oranın ikinci nesil göçmenler ve genel nüfustan gelen öğrenciler arasında daha düşük olduğu vurgulanmaktadır.
Buna ek olarak, birinci nesil göçmen öğrenciler, okulda ve okul gezilerinde diğer öğrencilere kıyasla kendilerini daha güvensiz hissetmişlerdir. Bu öğrencilerin, okul topluluğuna aidiyet duygusu da diğerlerine göre belirgin bir şekilde daha zayıf olmuştur.
Ancak, okulun sonraki hayata hazırlık açısından ne kadar faydalı olduğu konusunda göçmen ve yerli öğrenciler arasında büyük bir fark gözlenmemiştir. Hem yerli Fin öğrenciler hem de göçmen öğrencilerin yaklaşık yüzde 65’i, ilkokul sonrasında kendilerini geleceğe yeterince hazır hissetmektedir.
Çalışma hayatı açısından bakıldığında, özellikle ikinci nesil göçmenler okuldan faydalandıklarını düşünmektedir. İkinci nesil göçmenlerin yüzde 80’i bu görüşü paylaşırken, yerli Finlerde bu oran yüzde 76, birinci nesil göçmenlerde ise yüzde 73’tür.
Öte yandan, birinci nesil göçmenlerin yüzde 33’ü, ikinci nesil göçmenlerin yüzde 29’u ve Fin öğrencilerin yüzde 24’ü okulu zaman kaybı olarak görmektedir.
Sitemizde deneyimlerinizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz. Web sitemizde gezinmeye devam ederek bu çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz. Detaylar için Gizlilik Politikası ve Çerez Politikası sayfalarını inceleyebilirsiniz.