Finlandiya Dış Politika Enstitüsü kıdemli araştırmacısı ve Türkiye uzmanı Toni Alaranta, X hesabında yaptığı paylaşımda Türkiye’deki protestolar hakkında şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’deki protestoların şu ana kadar iki ana lideri var: Bir tarafta, artık halkı cesurca sokağa çağıran ana muhalefet partisi CHP, diğer tarafta ise farklı şehirlerdeki üniversiteli gençleri birleştirmeye çalışan & gerektiğinde CHP’yi de eleştiren’bağımsız öğrenci hareketi’ adı verilen bir grup.
Türkiye’deki protestolar sadece İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili değil. Çok sayıda öğrenci yoksulluk sınırında yaşıyor, açlık ve diğer sıkıntılar da onları protestoya yöneltiyor. Toplumda çok fazla bastırılmış öfke var.
Ayrıca Kürtlerle laik-milliyetçi muhalefetin arasına da nifak sokularak işbirliği yapmalarının önüne geçilmeye çalışılıyor. Bu noktada Kürtlere bir şeyler vaat ediliyormuş gibi görünürken, aynı zamanda CHP eziliyor.
Erdoğan protestoları aşırı sol ve ‘marjinal grupların’ tacizi olarak nitelendiriyor.
Türkiye’de cumartesi sabahı İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da özellikle sol görüşlü parti liderlerine yönelik ev baskınları başladı. Amaç elbette onları korkutup pasif hale getirmek.
Her halükarda, kalabalıklar o kadar büyümeye başladı ki, Erdoğan’ın bunu sadece ‘marjinallerin’ sokak terörü olarak görmezden gelme yöntemi uzun sürmeyecek; nasıl ilerleyeceği konusunda seçimler yapmak zorunda.
Erdoğan’ın ne istediği konusunda iki yorum çizgisi var: 1) 2028 sonrasına kendi görev süresinin uzatılması; 2) Kendi gücü yetmediği takdirde, seçilen halefin yolunu güvence altına almak. İmamoğlu ve CHP her iki seçeneği de tehdit ediyor. Erdoğan sadece iktidarı değil, aynı zamanda projesinin devamını da güvence altına almak istiyor.“
Sitemizde deneyimlerinizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz. Web sitemizde gezinmeye devam ederek bu çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz. Detaylar için Gizlilik Politikası ve Çerez Politikası sayfalarını inceleyebilirsiniz.