Meclis Başkanı Jussi Halla-aho, Krista Kiuru’ya yönelik saldırıya tepkide yetersiz kaldı.
Geçtiğimiz akşam Helsinki şehir merkezindeki Kaiseniemi Parkı’nda eski bakan ve SDP milletvekili Krista Kiuru’ya yönelik saldırı, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Ancak Meclis Başkanı Jussi Halla-aho, olayla ilgili yaptığı açıklamada yeterince net ve güçlü bir duruş sergilemedi. Halla-aho, X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, bu tür olayların şehir merkezinde pek de istisnai olmadığını vurgularken, saldırının siyasi bir motivasyonu olup olmadığına dair kesin bilgi bulunmadığını belirtti. Bu ifadeler, saldırının ciddiyetine uygun bir tepki olarak değerlendirilmedi.
Meclis Başkanı’nın, görev gereği tüm siyasi partilere ve görüşlere eşit mesafede durarak saldırıya uğrayan milletvekillerine güçlü bir destek göstermesi beklenir. Üstelik saldırıya uğrayan kişinin, çocuğunu anaokulundan almaya giden bir anne olması olaya ayrıca bir hassasiyet katmaktadır. Aynı zamanda Kiuru, Finlandiya’da çeşitli hükümetlerde bakanlık yapmış bir kadın siyasetçidir ve bu tür bir saldırının tepki uyandırmaması toplumsal gerilimlere yol açabilir.
Aşırı sağ hareketlerin genel bir eğilim olarak toplumsal gerginliklerden beslendiği gözlemleniyor. Dostluk, kapsayıcılık ve dayanışma gibi değerler, bu tür hareketlere genellikle yabancı kalıyor. Aşırı sağ ideoloji, bireylerin kişisel değerlerinden ziyade etnik ve ırksal aidiyete öncelik vererek “biz ve onlar” ayrımı yaratıyor. Bu tür yaklaşımlar, toplumda kutuplaşmayı derinleştirebiliyor.
Yle, Pazar akşamı Meclis Başkanı Jussi Halla-aho’ya, SDP milletvekili ve eski bakan Krista Kiuru’nun Helsinki şehir merkezindeki saldırıya uğraması hakkında yorum yapması için ulaştı. Halla-aho, yaptığı açıklamalarda olayın kabul edilemez bir şiddet eylemi olduğunu belirtti ancak bazı eleştirmenler, sözlerinin yeterince açık bir kınama içermediğini ifade etti.
Yle: Bu eylemi kınanacak bir davranış olarak görüyor musunuz?
Halla-aho: Cumartesi sabahı verdiğim ilk röportajda sokak şiddetinin her durumda kabul edilemez olduğunu söylemiştim. Ayrıca, bu olayın ciddi bir suç olduğunu açıkça belirttim. Burada belirsiz bir şey var mı?
Yle: Ancak, bu eylemi kınanacak bir davranış olarak açıkça ifade etmediniz. Buna neden ihtiyaç duymadınız?
Halla-aho: Eğer bunun ciddi ve kabul edilemez bir suç olduğunu ifade ediyorsam, bu size neden kabullenilmiş gibi geliyor?
Yle: Açıklamanız kulağa pek bir kınama gibi gelmiyor. Bazı politikacılar, doğrudan kınamada bulunmadığınızı düşünüyor. Bu konuda ne diyorsunuz?
Halla-aho: Ağır bir suç olduğunu ve kabul edilemez olduğunu belirttiysem, bu nasıl kınamamak olabilir? Bu konuda belirsiz olan ne?
Yle: Yani bu açıklamalarınız kınama anlamına mı geliyor?
Halla-aho: Sizce de öyle görünmüyor mu?
Bu tür tartışmalar, politikacıların kriz anlarında kullandıkları dilin önemini vurguluyor. Net bir kınama, kamuoyu ve mağdurlar için önemli bir dayanışma mesajı olarak algılanabilir. Ancak Halla-aho’nun savunması, kınamanın doğası ve ifadenin algılanma şekli üzerine bir tartışma açıyor.
Bu tür ifadelerin bağlamına ve tonuna bağlı olarak, politikacılar arasında dilin gücü ve hassasiyetlere hitap etme biçimi daha geniş tartışmaların konusu olabiliyor.
Tarkan Tekten HaberFin Genel Yayın Yönetmeni
Sitemizde deneyimlerinizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz. Web sitemizde gezinmeye devam ederek bu çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz. Detaylar için Gizlilik Politikası ve Çerez Politikası sayfalarını inceleyebilirsiniz.