Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile bir aylık ateşkes için İstanbul’da görüşebileceğini açıklaması, yalnızca Avrupa’da değil, tüm dünyada heyecan yarattı. Hatta bu gelişme, Ortadoğu turunda olan Donald Trump’ı bile heyecanlandırdı. Trump, “Eğer taraflar bir araya gelirse, ben de katılırım” açıklamasıyla gündeme oturdu. Bunun üzerine Ukrayna lideri Zelenski, vakit kaybetmeden Ankara’ya hareket etti. Dünya basını ise nefesini tuttu, bu tarihi gelişmeleri ve olası bir barış sürecini takip etmeye başladı.
Ancak Putin, her zamanki gibi son dakikada sürprizini yaptı ve İstanbul’a gelmeyeceğini açıkladı. Bunun yerine Savunma Bakanı ve özel temsilcisi Vladimir Medinski’yi gönderme kararı aldı.
Aslında bazı çevrelere göre, özellikle Finlandiya’daki siyasi analiz çevrelerine bakıldığında, bu karar çok da şaşırtıcı değildi. Çünkü iki liderin hangi başlıkları konuşacağı önceden netleştirilmemiş, ciddi bir ön hazırlık yapılmamıştı.
Rusya’nın temel hedefi aslında 2022’de yaptığı önerilerin hâlâ geçerli olduğunu kabul ettirmekti. Yani:
Kırım’ın ilhakının Ukrayna tarafından tanınması,
Haritalardan Kırım’ın çıkarılması ve tamamen unutulması,
Savaş sırasında Rusya’nın kontrolüne geçen bölgelerin Rusya’ya ait olduğunun kabul edilmesi,
Bu bölgelerde referandum yapılması,
Ve en önemlisi, Ukrayna’nın NATO üyeliği hayalinden tamamen vazgeçmesi…
Ukrayna ise o dönem, ABD Başkanı Joe Biden’ın ve tüm Avrupa’nın arkasındaki desteğe güvenerek bu şartlara kesinlikle karşı çıkmış ve müzakereleri kesmişti.
Ancak ABD’deki başkanlık seçimlerinden sonra Zelenski üzerindeki baskılar arttı. Konular yeniden masaya getirilmek istense de, önceden hazırlanmış bir müzakere zemini olmayınca, Putin İstanbul’a gelmekten vazgeçti.
Bugün İstanbul’da olağanüstü bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Rusya Savunma Bakanı ve Devlet Başkanı’nın temsilcisi, Ukraynalı yetkililerle görüşmelere devam edecek. Eğer ön hazırlıklar tamamlanır ve bazı anlaşmalara varılırsa, liderlerin tekrar bir araya gelmesi ihtimali güçleniyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin diplomasideki başarısını ve Euro-Asia eksenindeki kilit rolünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Aynı gün Antalya’da NATO’nun gayriresmî dışişleri bakanları toplantısı yapıldı. Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen de bu toplantı için Türkiye’deydi. Öte yandan, Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın birkaç gün önce Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle Kenya’ya gitmesi de dikkat çekti.
Finlandiya’nın, Rusya ile sınır komşusu olması ve Türkiye’nin Ukrayna-Rusya Savaşı’ndaki arabuluculuk rolü, Finlandiya’nın Türkiye’ye olan ilgisini daha da artırmış görünüyor.
Günün sonunda İstanbul’daki temaslar hâlâ sürüyor. Putin, Zelenski ile neyi pazarlık edeceğini ve uzun süreli bir ateşkesi nasıl tasarladığını açıkladığı için, bugün tüm gözlerin ve kameraların İstanbul’a çevrildiğini söylemek yanlış olmaz.
Bu sırada ABD Dışişleri Bakanı Rubio, NATO harcamalarının her üye ülkenin gayrisafi millî hasılasının yüzde 5’i düzeyine çıkarılacağını duyurdu ve Almanya bu kararı derhal kabul etti. Donald Trump’ın Suudi Arabistan ile 142 milyar dolarlık savunma araç gereç anlaşması yapması ve ABD’de 600 milyon dolarlık yatırım sözünün verilmesi, Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gibi gelişmelerle birlikte, yaşananların hangi ilkeleri güçlendirdiği, hangilerini ise göz ardı ettiği üzerine düşünmek gerekiyor.
Sonuç:
Kazanan: Amerika…
Ne olduğu ve ne kazandığı belli olmayan: Diğer dünya…
Abdullah Bilal Dalkılıç HaberFin Editörü
Sitemizde deneyimlerinizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz. Web sitemizde gezinmeye devam ederek bu çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz. Detaylar için Gizlilik Politikası ve Çerez Politikası sayfalarını inceleyebilirsiniz.