Senelerdir eğitimin en gözde ülkesi Finlandiya’dır.
PISA’da ve birçok alanda kanıtlanmış başarılarıyla liderliği kimseye kaptırmaz.
Giyinmeyi bilmeyen bir insana söylenen klişe bir söz vardır ya, “Kombin yapamıyorsan vitrindeki kombini al çık” diye… Peki ama bütün ülkeler Finlandiya’ya özenirken, neden Finlandiya’nın eğitim sistemini alıp çıkmazlar?
Örneğin; Finlandiya’da günlük eğitim saati 4, Türkiye’de ise özel okullarda 8 + etütler derken 10-11 saati buluyor.
4 saatlik eğitimin ardından çalışan aileler çocuklarını nereye bırakacaklar, kime emanet edecekler?
Kucak dolusu paralar verilen özel okulların üstüne bir de bakıcı parası vermek aileleri zorluyor.
Aileler de haliyle iş çıkışına kadar çocuğun güvende olabileceği bir kurumu tercih ediyor.
Nasıl bir sistem?
Finlandiya’da sınıflar rahat dizayn edilir, çocuğun kendini rahat hissedeceği bir ortam sağlanır.
Yaparak-yaşayarak öğrenme anlayışı, sisteme iyi entegre edilmiştir.
Öğrenciler oyunlarla ve etkinliklerle öğrenir.
Geniş korulara sahip okullarda, doğa ile iç içe olurlar.
Ödev vermek faydalı mı, değil mi?
Finlandiya’da zorunlu eğitim yaşı 7.
Bizim ülkemizde ise yoğun çalışma temposuna çok küçükken giriliyor.
Dersler, ödevler, sınavlar derken öğrencilerin düşünmeye ve kendini dinlemeye vakti kalmıyor.
MEB, 2018 yılında ara tatilde ödev verilmeyeceğini açıklamıştı.
Bunun üstüne tüm okullar “çalışma kağıdı” adı altında ödevler vermişti.
Yapılan açıklamalara uyulmamış ve yine çocuklara bir tatil sunulmamıştı.
Çocuklar tatilden daha yorgun dönmüşlerdi.
Ödev konusunda farklı fikir ve araştırmalar var.
Kimi uzmanlar ödevin; çocuğu okuldan soğuttuğunu, çalışmaya karşı önyargı oluşturduğunu, aileler ve çocuklar arasında gerginliğe sebep olduğunu, özgüven kaybı oluşturduğunu savunuyor.
Kimi uzmanlar ise ödevin başarıda etkili bir rol oynadığını savunuyor.
Ben ise eğitim sisteminin bir bütün olduğunu, her ay sınav yaptığımız bir sistemde ödevi kaldırmanın, sınavlardan düşük not almaya sebep olduğunu savunuyorum.
Bu kadar sınav odaklı olunan bir sistemde ödev olmaması öğrenciyi geride bırakır.
Sınavsız öğrenmeyi savunduğumuz bir sistemde ödeve ihtiyaç duyulmaz; zaten öğrenci yaşının getirdiği bilgileri öğrenir ve kendi isteğiyle daha ileriye taşır.
Finlandiya’da “saygın” kelimesinin karşılığı “öğretmen”dir
Finlandiya’da toplumun en üst seviyesindeki insanlar öğretmen.
Öğretmenlik sınavına girenlerin sadece yüzde 10’u bu mesleği yapmaya hak kazanır.
Yine toplumun en yüksek gelirine sahip beyaz yakalılar da öğretmenler.
Finlandiya’da “saygın” kelimesinin tam karşılığı “öğretmen” olarak çıkıyor karşımıza.
Hani sorumluluğunu alacaktı?
Ödülsüz ve cezasız bir eğitim anlayışını benimserken bunu “Öğrenci yaptıklarının sorumluluğunu almalı” diye tanımlıyoruz.
Oysa hiçbir öğrenci yaptıklarının sorumluluğunu almıyor.
Örneğin; yere çöp atan bir öğrenciye attığı çöp temizletilmiyor, bunun yerine kat görevlisi çağrılıyor.
Hani sorumluluğunu alacaktı?
Finlandiya’da öğrenciler kendi sınıflarını ve okullarını kendileri temizler.
Böylelikle sorumluluk alma bilincine sahip olurlar ve kendileri temizledikleri için de daha hassas davranırlar.
Birgün PISA’da Finlandiya gibi sonuçlar almayı temenni ediyor ve kendilerini bu başarılı eğitim sisteminden dolayı tebrik ediyorum.
Şafak Çoştu
Sitemizde deneyimlerinizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz. Web sitemizde gezinmeye devam ederek bu çerezlerin kullanımına izin vermiş olursunuz. Detaylar için Gizlilik Politikası ve Çerez Politikası sayfalarını inceleyebilirsiniz.